O gün bende bende yandım.

 

Alevden bir harmandı tüm yanım yörem.

Kızgın bir saç konmuştu ayaklarımın altına..

Başıma ateşten bir yağmur yağıyordu.

Korlaşmış bir demirden çubuktu elimdeki kalem.

Kaynar kazandı fokurdayan yüreğim.

 

O gün bende yandım...

Topladığım yıldızları düşürdüm birer birer...

Dibi görünmez bir kuyuya yuvarlandım..

Başım aşağıda,ayaklarım yukarıda topaç gibi dönmeye başladım...

Karnım gerildi, göğsüm şişti, soluğum kesildi...

Dudaklarım çatladı...

Düş değil gerçekti yaşadıklarım.






 

Madımak olayının üzerinden tam 20 yıl geçti. Yüreklerimizde kanayan bir karanfil olarak hala yanmaya devam,  sivas olaylarının ardından 20 yıl geçmesine rağmen yangın hala büyüyerek devam ediyor. Sivasta çikan yangın son gezi parkı olaylarıyla ülkenin bütününe yayılarak devam ediyor. Bugün insan hakları, demokrasi ve bireylerin demokratik hakları gaspedilmekte, baskı, korku katmerleşerek hala devam etmektedir. Olaylara çözüm noktasında bakmayan yaklaşımlar, aksi bir tutula m yangını daha fazla  körüklüyecek ve sorunları içinden çıkılmaz bir hale getirecektir.

 

Sivas 1993 Yüreklerimizde Kanayan Bir Karanfildir!!!

Bu konuda çok şeyler yazıldı, çizildi. Ama hala bugüne kadar somut adım atma konusunda bizleri sevindirebilecek bir olumlu gelişme yaşanmadı. Bu aşamada hala  ne bekleniyor?  Buna anlamak güç. Madımak bir utanç tablosu olarak hala gözümüzün önünde duruyor..

 

İnsanı insan yapan değerlerden birisi de, tarihte yaşanılan acılara karşı yüreklerimizde aynı acıları hissedebilmek, aynı duyarlılığı gösterebilmektir. Yaşamda öyle anlar vardır ki adeta insanlık sınavı veririz. Böylesi anlarda insan olmanın kriterleri işler. İşte o an yüreğimizin, vicdanımızın sesini dinleriz. İşte Madımak Müze Olmalı talebi de bir arada yaşama kültürünü tahrip eden, anlayışların üzerine gidebilecegimiz, yaşanılan acılara karşı ortak tavır gösterebileceğimiz somut haklı bir taleptir.

 

Bundan 20 yıl önce Sivas’da Madımak otelinin yakılması sonucu, 35 güzel insan katledildi. 20 Asrın insanlık ayıbı olarak, tarihe kara bir leke olarak geçen bu menfur olaydan dolayı hala  Sivas yüreklerimizde kanayan bir yara olarak yaşamaktadır. 2 temmuz 1993 yılında Sivas’ta yanan ateş düştüğü yeri yakmakla kalmadı, yüreği insanlıktan, kardeşlikten, barıştan dostluktan  yana çarpan yürekleride acımasızca yaktı, katletti.. 2 Temmuzda Sivas’ta bir bütün olarak insanlık yara almış, yanmıştır. 35 canın yandığı, Madımağın hala niye Müzeye çevrilmediğini  yüksek sesli sormak gerekir???

Bu durumu insanlık ayıbı, utanç tablosudur. İnsanlarımızın diri diri yanarak öldüğü bir binanın hala niye müzeye çevrilmediğini, buradan yüksek sesli yetkililere ve bireylere  soruyorum. Toplumu oluşturan bireyler olarak, bu konuda bizler üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirebildik mi???

 

 Her yer Madımak, Her yer Gezi Parkı,  Her yer Taksim, Her yer Direniş!!!

 

20 yıl önce sivasta fitillenen ateş gazide, uluderede, ve bugün gezi parkında yanmaya  devam ediyor.

Toplum olarak, yaşanmış acıların izlerini hep beraber silmek, bertaraf etmek istiyorsak, artık  kendimize gelip, ortak değerlerimize sahip çıkalım. Sivas'ta yaşanılanları, gelecek nesillere unutturmamak için ” Madımak Müze Olmalıtalebini daha yüksek sesli olarak dile getirelim. 1993 yılında yaşanılan, insanlık utancını ortadan kaldırmak için  Madımak’ın “ Utanç Müzesine çevrilmesi için yoğu çaba harcayalım.Sivas’ta, Uluderede, Gezi parkında  çıkarılan yangının üzerine hep beraber el ele gidelim.Bu konuda her sessizlik, her kanıksama,  her kabulleniş yangını büyütecektir.

 

Haydi öyleyse hep beraber insanları ayrıştıran, köle haline getiren, barış ve kardeşlık talebini karşısında olan her türlü anlayışın  karşısına çıkarak, sesimizi daha yüksek sesli haykıralım.

 

Suskunluk Suç Ortaklığıdır!!!

Önümüzdeki utanç tablosu olarak duran cinayetlere,  katliamlara , baskılara, çıkartılan irili ufaklı yangınlara, karşı   el ele , yürek yüreğe vererek  üzerinize giderek bizlere  düşen tarhsel sorumluluğumuzu  yerine getirelim…Öyleyse hep beraber evde, okulda, işyerinde, sokakta;   çıkan yangınları beraber söndürmek için el ele verelim!!! Yoksa yarın çok geç kalmış olacağız.

Öyleyse hala neyi bekliyoruz???

 

Not: Bu yazıyı sizlere 2 temmuz 2013 salı günü Ankara'dan yazıyorum. Çok arzu etmeme  rağmen sivas madımak ötelinin önündek etkinliğe yetişemiyorum. Biraz sonra Ankara'da düzenlenecek  olan anma etkinlikline katılmak üzere dışarı  çıkacağım.